İnsanların meskenleri dışında günlük hayatta en çok ortak kullanım alanları kaldırımlar olmaktadır. Örnek olarak İstanbul nazara itibar alındığında kaldırımların hemen hemen her cadde ve sokakta iki surette olmak üzere özel mülkiyet alanına dönüştürüldüğü yayaların kullanım alanı kısmen veya kesintili olarak yayaların kullanım alanı dışına çıkarıldığı görülmektedir. Birinci şekil ticari tezgah eşya ve ürünlerle bir nevi kalıcı şekilde kaldırımların özel mülkiyet alanına çevrilmesidir. İkinci şekil olarak yarı bodrum veya bodrum katlarına binaların dış cephesinden giriş oluşturulmak için kaldırımların kısmen veya tamamen kazılarak çukurlaştırılıp bu suretle özel mülkiyet alanına çevrilip yayaların kullanımı dışına çıkarılmasıdır. Google-map uygulamasından bu durum herkes tarafından apaçık görülecek kadar aleni ve sabittir. Olmuş bir kere, bu kadardan ne olacak, falan yerde de var, ekmek kapısı, ekmek parası gibi söylemlerle nizam ve iltizamı bir nevi terörize ederek bozulması bu vahameti ortaya çıkarmaktadır. En ufak meselelerde hırçınlaşan, cinayete kadar varan eylemlerin meydana gelmesine yol açan kişilerin bu hallerinin oluşmasına belki de en çok yol açan unsurların başında günlük hayatta en çok kullanılan kaldırımların bu şekil özel mülkiyet alanına çevrilerek insanların yürüyüş ferahlığına dahi engel olunmasıdır. Ticaret hane işletmecileri ara sırada olsa hava alma ihtiyaçlarının olduğunu veya ürünlerin müşteriye bire bir teşhir edilmesi gerekliliği gibi sözlerle söz konusu kaldırımların özel mülkiyet alanına çevrilmesini savunmaya meyleden ifadeler kullanmalarına karşı söylenecek olan şey vitrin camlarını ön cepheden geri çekerek kurmaları olacaktır. Böyle yaptıklarını ürünlerini müşteri ile istedikleri gibi buluşturabilecek ve kendilerince ifade ettikleri hava alma ihtiyacını bu surette de sürekli ve meşru bir şekilde sağlayacaklardır. Ayrıca hiç vitrin camı koymayarak ta ihtiyaçlarını karşılayabileceklerdir. Yasal olarak ta sabittir ki kaldırımlar sadece yayaların yürümesi için oluşturulmuş ve araç trafiğine kapalı yollardır. İnşaat ve tadilat gibi geçici istisna durumlar dışında her ne suret ve durumda olursa olsun özel mülkiyet alanına çevrilemez ve bu şekilde kullanılmaz. Basit zannedilen bu husus insanların ruh sağlığını olumsuz olarak etkileyen onların saldırgan ve kamu düzenini bozan bireyler haline getirmektedir. Nizam, iltizam ve ahlak medeniyeti tezahür ettirir. İslam medeniyetinin mümtaz beldelerinden olan İstanbul’un şu anki hali tek kelime ile bir kargaşayı andırmaktadır. Yukarıda da belirtiğimiz üzere bu durum goole-map uygulamasına girildiğinde apaçık görülmektedir. Bu vahamettin oluşmasına devlette görev alan müfettişten zabıtaya kadar inceleme ve teftiş gibi işlemleri yapanların bizzat sorumlu olduğu hiçbir tevile gerek bırakmayacak kadar sabit ve katidir. Bu inceleme ve teftiş uygulamasını yapanların birinci derece yakınları ile birlikte hesap harekeleri ve varlıklarına dair MASAK’dan rapor istenmelidir. Ancak bununla birlikte ortada olan vahametin sorumlusu olan kişilerin ekseriyetinin devletle olan ilişkilerinin kesilmesi zorunludur. Benzer görevleri yapabilecek yeterli tahsil ve ehliyete haiz yüzbinlerce insan mevcuttur. Ayrıca kaldırımların yayaların rahatlıkla ve sağlıklı bir şekilde yürüyebilmeleri için uygun bir standartta yapılmaması da bu sorunların bir bölümünü oluşturmaktadır. Devletin tüm belediyeler tarafından uygulanmasını zorunlu kılacak şekilde bu standartları mevzuatla belirlemesi ve denetlemesi bir zorunluluktur.